Merkeziyetsiz Finans (DeFi), son yıllarda akıllı kontrat platformlarında ilgi gören, küresel ve erişilebilir bir likidite protokolü olarak önümüze çıkmaktadır. Otomatik piyasa yapıcı (AMM) teknolojisi ile çalışan Uniswap, Kyber ve Balancer gibi merkeziyetsiz borsalar üzerinde herkes fon sağlayabilir ve takas ücretlerinden getiri elde edebilir. Peki AMM teknolojisinin sırrı nedir? Bu yöntem ile her zaman kazanç sağlamak mümkün müdür? Bu noktada karşımıza “Kalıcı Olmayan Kayıp” (Impermanent Loss) çıkıyor. Bu durum kripto paralarınızı (token) havuza yatırdığınız ilk zamana kıyasla ilerleyen zamanda görülebilen farka denmektedir. Bu blog yazısında AMM teknolojisini ve “Kalıcı Olmayan Kayıp” kavramını sizlere basit bir şekilde açıklayacağız.
Basit bir dille anlatmak gerekirse kalıcı olmayan kayıp (impermanent loss), kripto varlıklarınızı dijital cüzdanınızda tutmanız ile likidite sağlayıcısı olarak merkeziyetsiz borsalara vermeniz arasında ortaya çıkan değer farkıdır. Likidite sağladınız borsa üzerinde kripto paraların arasındaki fiyat farkının büyüklüğü kalıcı olmayan kaybınızın büyüklüğünü etkiler. “Kalıcı Olmayan Kayıp” yatırım verimliliğini etkileyen bir risk olup birçok kullanıcı için likidite ekleme kararı sırasında caydırıcı bir unsur olabilmektedir.
Bu kavramı anlarken dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta geçici kaybın, tekil varlığın yaşadığı fiyat değişiminden bağımsız olduğudur. Geçici kayıpta dikkate alınan nokta fonların yatırıldığı zamana kıyasla güncel fiyatları arasında oluşan oransal farktır.
Tercih ettiğiniz merkeziyetsiz borsaya likidite olarak sağladığınız kripto paraların (nispi/göreceli) fiyatları, likidite sağladığınız anda olan orijinal fiyat dengesine döndüğü sürece, kayıp ortadan kalkar ve borsanın kullanıcılarından aldığı işlem ücretlerinin bir kısmı size gelir olarak döner. Fakat havuza likidite sağladığınız varlıkları çekmek istediğiniz anda fiyat dengesi düzelmemiş olursa bu kayıp kalıcı olabilir.
Kalıcı olmayan kaybın nasıl oluştuğunu anlamak için, öncelikle Uniswap gibi merkeziyetsiz borsalar üzerinde Otomatik Piyasa Yapıcı (AMM) fiyatlandırmasının nasıl çalıştığını ve kullanıcıların buradaki rolünü anlamamız gerekir.
En basit haliyle, AMM’ler merkezi borsalar veya dış pazarlardan bağımsızdır. Kripto varlık fiyatları dış pazarlarda arz-talep dengesine göre değişirken AMM’ler fiyatlarını otomatik olarak ayarlamaz. Bu durum kullanıcıya, AMM tarafından sunulan fiyatlar dış pazarlarla eşleşene kadar yüksek fiyatlı olan varlığı satma veya düşük fiyatlı varlığı satın alma finansal fırsatını yaratır. Bu fırsattan yararlanan kullanıcıların elde ettiği kar, likidite sağlayıcılarının ceplerinden çıkarılır ve bu da kalıcı olmayan kayba neden olur.
Bir AMM düşünelim, 50/50 oranında ayarlanmış ETH ve DAI varlıkları olsun. Aşağıda gördüğünüz gibi, ETH fiyatındaki bir değişiklik, fırsat bekleyen kullanıcılara (örn. arbitraj fırsatı arayan kullanıcılar) likidite sağlayıcıları pahasına kar elde etme fırsatı sunar.
Bir likidite havuzuna katılmadan önce havuzdaki fiyat değişikliğinin büyüklüğüne dikkat etmenizi öneririz. Havuzdaki varlıklar ne kadar oynaksa kalıcı olmayan kayba uğrama riskiniz o kadar yüksek diyebiliriz. Bu noktada ufak tutarlar yatırarak yaklaşık kazancınız hakkında fikir sahibi olabilirsiniz.
Güvenli bir tercih olarak dar fiyat aralığında kalan varlıkların olduğu havuzlara katılabilirsiniz. Örneğin stabil kripto para türleri daha dar bir fiyat aralığında seyredeceği için daha az geçici kayıp riski oluşacaktır (örn. TRYB- w.TRYB veya USDC-USDT havuzları gibi).
Bir diğer önerimiz ise test edilmiş ve güvenilir AMM’leri tercih etmeniz olacaktır. Yazılım açıkları fonlarınızın sonsuza kadar kaybolmasına sebep olabilir. Endüstrinin yaşanabilecek bu kayıpları azaltmak için yeni mekanizmalar keşfetmesi son derece önemli olup kalıcı olmayan zararı ortadan kaldırmak, Uniswap gibi likidite protokollerinin önünü açacaktır.
Bizi asıl heyecanlandıran konu ise DeFi kullanıcıları ve adaptasyon adına ne yapılacağıdır. Bu alandaki girişimciler ve yazılımcılar AMM riskini takip etmek ve yönetmek için ikinci katman uygulamaları tasarlamak yerine, protokol düzeyinde kalıcı kaybı azaltmaya çalışan modelleri geliştirmelidir.
DeFi geliştikçe, AMM’lerdeki kripto para fiyatları arasındaki farklılığın en aza düşürülmesiyle birlikte kalıcı kaybın azaltılabileceği fikri ortaya çıktı. AMM’deki kripto paralar arasındaki nisbi fiyatlar sabit kalırsa, likidite sağlayıcıları daha az risk altındadır.
Günümüz AMM modelinde, “ayna varlıklara” (veya sabit bir fiyat oranını koruyan kripto paralara) sahip AMM’lerin, kâr için optimize edilmiş yapıları sayesinde önemli miktarda likidite çekerek kalıcı kayıplara karşı dirençli olduğu görülmüştür.
Bu, Uniswap’ta sETH / ETH gibi AMM’leri ve Curve’de DAI / USDC / USDT / TUSD gibi stabil kripto tabanlı AMM’leri içerir. Bu strateji ile, ETH’nin fiyatının artması veya düşmesi fark etmeksizin, likidite sağlayıcıları ödüllerini kalıcı olmayan kayıplardan koruyabilmektedir.
DeFi akımı, herkesin likidite sağlaması için açık bir teşvik mekanizması görevi görme ve böylelikle ağ getirilerinin akışlarını yönlendirerek küresel finansta yeni bir paradigma oluşturma potansiyeline sahiptir. Bu sadece bireylerin DeFi’ye katılma isteğini artırmakla kalmaz, aynı zamanda kalıcı olmayan kaybın etkilerini hafifletmede ek bir rol oynar.
Bir sorununuz mu var? Hemen iletişime geçin. Destek ekibimiz 7/24 hizmet veriyor.
Belirli özelliklere ilişkin ayrıntılı talimatlar için SSS'leri görüntüleyin.